Duygusal İlişkiyi Kadın Yönetir

Hayatımız boyunca birçok olaylarla karşı karşıya geliriz. Olumlu ve bizi sevindiren olaylarla mutlu olur, bizi üzen ve olumsuz olaylarda da mutsuz olur ya da üzülürüz. Başımıza gelen her olay bizim için bir tecrübedir. Tecrübeler insan hayatında ileriye yönelik adımlarındaki rotasını belirleyen bir pusula gibidir. Tecrübe yanlış yapılan bir davranışta bir hatayı bir daha yapmamayı, doğru yapılan bir davranışta ise, gelen güzelliklerle doğru ve güzele dair yaşantıyı benimsetmeyi öğretir. Bir kişinin davranış kaynaklı başına gelebilecek tüm olaylara kendisi karar verir. Doğru kararlar güzel ve huzurlu bir hayatı, yanlış kararlar ise mutsuz ve üzüntülü bir hayatı getirir. Karar vermemizdeki en önemli unsur ise yaşadığımız olaylar karşısında başımıza gelen tecrübelerdir.

Bir kişi hayatı süresince birçok olumlu ve olumsuz sonuçları olan durumlar içinde kendisini bulur. Yaşanılan her durum kişiyi akıllandırmalı ve hayatına doğru yön verebilmesi için kararlarına da etki etmelidir. Karar verme erki, düşünce ve duygunun bileşimiyle aklın ve zekanın çalışmasıyla mümkün olmaktadır. Yalnız erkeklerle kadınların, bu erki kullanırken, yaratılıştan kaynaklanan hayattaki varlık sebebi ve hayata bakışıyla ilgili konumları verecekleri kararlarda çok etkilidir. "Kadınların saçı uzun ve aklı kısa" gibi atasözü haline gelen cümleyi inancımız kabul etmemekle birlikte, kadınların yaratılıştan duygu yoğunluğuna sahip olduğunu da elbette kabul ederiz. Buna karşın "Kadınlar eğe kemiği gibidir. Üzerinde fazla baskı yaparsanız kırılabilir" hadisini de göz ardı edemeyiz. Demek ki herşey düşünceden ibaret değildir.

Duygu ve düşünce nimeti akıl ve zeka sahibi insanlar için yaratan tarafından lütfedilen birer nimettir. Bunun yanında aynı zamanda duygusuz bir dünya tasavvur edemeyiz. Bu gerçekten yola çıkarak; kadınlar duygusaldır, kadınlar çabuk inanır, kadınlar çabuk üzülür. Kadının doğasında duygusal davranışlar ve kararlar ağır basmaktadır. İlişkilerimizde kararlarımızı verirken duygularımız her zaman ön plana geçer. Mantıkla eğer çelişmiyorsa doğru ve güzele dair kararlar verebiliriz. İlişkilerde de durum böyledir. Yanlış yaşanmış bir ilişkide kadın kendisine ait dersler çıkartır. Nerede yanlış davranışlar oldu diye bir iç hesaplaşma içine girer. Bir kadının hayatında kendisine değer verdiği bir erkek varsa, böyle bir erkek ancak kendisini mutlu etmeli, huzur vermeli, ahlakı ve doğruluğu ile yanında olmalıdır. Böyle bir erkek cinsilikten de öte gerçek bir dosttur. Bu durumda kadın sevildiğine kesin inanacak ve kesin olarak o erkeğe güvenecektir. Böyle bir kadın kendisi mutlu olduğu gibi, kendisini mutlu edene de tek kelimeyle abad eder. Gerçek bir dostluğu üzerinde taşımayan bir erkek ise, bir kadın için, ister eş olsun, ister arkadaş olsun, isterse başka konumlarda ilişkileri olsun, öncelikle bu durum bir kadın için büyük bir yıkımdır. Böyle bir ilişkinin içinde olan kadın, bir zaman sonra hüsrana uğrar ve hem hayatından zaman çalınmış olur, hem de yaşadığı hayal kırıklığından toparlanıp, kendine gelmesi zaman alır.

Bir kadın yaşadığı tüm hatalı ilişkilerden ders almalı, yoluna doğru adımlar atarak ve doğru kararları ile devam etmelidir. Hem mutlu ve huzurlu, güzel bir hayatı isteyip hem de yine aynı yanlış davranışlar içinde hatalı ilişkilerde bulunan bir kadın sağlıklı düşünme ve davranma yetisini kaybetmiştir. Herkes sevgiyi hissetmek ve yaşamak ister. Günümüz ilişkilerinde gerçek sevgi kavramını bulmak ve yaşamak gerçekten çok zor. Etrafımıza baktığımızda ilişkiler farklı boyutlarda. Sevgi ve dostluk yerine kısa süreli ve insanı yıpratan ilişkiler maalesef daha çoktur. Önemli olan bir kadının ne istediği ve nasıl davrandığıdır. Oysa bir duygusal ilişkiyi kadın yönetir. Ne istediğinden emin olan ve istemediği davranışlar karşısında hayır diyebilen bir kadın için, yaşadığı ilişki doğru ise, uzun soluklu, yanlış ise zaman harcanmadan biter. Bu tecrübeyle kadın asla bir daha yanlışın içine düşmekten kurtulmuş olur.

Perlina